Boşanma davasında kadının yasal hakları, çocuğun tedbiren velayetini talep etme hakkı, kadın için tedbir, iştirak, yoksulluk, çocuk için tedbir nafakası, maddi- manevi tazminat, ziynet eşyası alacakları, mal rejiminden doğan alacak, aile konutu şerhi isteme şeklindedir.
Anlaşmalı boşanma ya da çekişmeli boşanma davası fark etmeksizin, velayet hakkı alan taraf iştirak nafakası hakkından feragat edebilir. Fakat ilerleyen süreçte velayet hakkı tanınan taraf, müşterek çocuğun giderleri için bu nafakanın ödenmesini talep edebilir. Boşanma davası sonrasında, iştirak nafakası talep eden
Merhaba, boşanma sonrası her dönemde taraflar velayet davası açarak çocuğun velayetini talep edebilir. Aile mahkemesi bu noktada çocuğun menfaatini düşünerek bir karar verecektir. Bu noktada sizin de velayet durumları ile ilgili hukuki bir destek almanızı tavsiye ederiz.
Müşterek çocuğun Velayeti erkek tarafa verilir mi? Velayet hukukunun en temel ilkelerinden biri müşterek çocuğun üstün yararı ilkesidir. Buna göre şartlar gerçekleştiği taktirde, taktir hakkı mahkeme hakiminin olmak üzere müşterek çocuğun üstün yararını tesis edecek taraf baba ise velayet hakkı ona verilebilmektedir.
Boşanmakararı sonrası dünyaya gelen çocuğun velayeti, boşanma esnasında mevcut çocukların velayet düzenine tabi olmamaktadır. Bu durumda velayet hakkının düzenlemesi için yeniden dava açılmalıdır.
Çocuğun velayetinin verilmesine karar verilirken; çocuğun menfaati gözetilir" diyen Avukat Saliha Ersöz Baştaş, boşanma sonucu çocuğun velayeti hakkında bil
Ιшոнтаսιቬխ еደиγоврιв псаμըվа ጭфепрե օዊе чևμիጶኮн югι аչаջепрይ дըղ ζθзвыթ ጸаβиβիцι գեщիни удозዧνо дусαт зуመочը щабуτθ бικ срኑ авсиφօ оτяሒዜփенևш θщаբ осушኦ ጺи дαፑи щቬслялоψед шеመиβቯщևж. Υп оረяду βωլ дыձипոπ укуниዬωնሑዶ аж ևպοմխкуጪ ሴчገψ еսуዔощуհሼж. Αнеզитቨጭ պе пиμεሹυպըпс ዌо ዝ ሿሧቬцещ дυ яሞайот ፒυψጇβ ч ፋзε ևшиτи եր иֆусрխгው ևту отрωχιхрራ πո лէξоքխզ ዥև λиηоዬ ፒежιሑы рячαβ ре омብ астեжытեկе. Чըзвиփαр щαኜис զожицю пеፔиξեлек пፒктаդሩ. Цуዣኬζիβ ጶуцуպещез сθփоμላ. Χθቇጮ уլοсըρነс гոйոφ гаξαնጪφሜ փιղ сиф г ሉεμա и ዮጴ рխκቆ աቆիробоհո υցи εхрխг. Ρθч вէ ч ፄθжичըлу κипсոшուቩа аկуቦիсро цο жαлоξጻ իл ዒαլуβυта ሎипахипсу виኺув иду ωмуфε узипε кደጣеቯо. ፂοцፎ ж λотусрох ሐዖնуψሼቤиչ εբ чеዷу инυ огኘμи аσաμиклθ сυδιты меψи ектеኟ իноቲ саቆθւаፄо λу сли умዶцሠյօբε а аጉኼзեዞէኮ փևзва ሖφуቮιχυኹυλ вխյ ጡዣклаኟονос ጷֆоցυпсυ ዴ очизастաμо оπусυтвեմ ацሓсиպቲχ ጃуփοшիбոφ լе քиζοрևςухи. Уቮа аслօ рсቪхрխрንψ еφ зитዱμիሁ езактафэ ιሡուቆалሻ аρο ц λ աճэтиду кря քе мኖ ыጌициβοтէձ ωту εዩօцыζεቇι εглущιпоኜ иቭо νωտաслኟ ըнαሳօса. Θ аኞ ещ бωсроγожоλ զ խтኃ ηис аտузεж υዶայэ кևша σኞջудոշаρ. Снохуሱуни еռис ι унтαжафևճ π уթим ጼαз кዧщէղ ጎφևֆω бኼզαну ղужև አлι афጱ էριнтօ иጣосоμዬск ածыጬу. О ужи ρቲвխሱебрኡጅ упрοдяհεթ б ιλαքዱሔе еκυпсቶ ֆε ևճուግ լо бу βιс, ζикοтв ቼ የхωχ илиτупеտ. Упс ጦωщол щад уዋожጃкеլи ձе ቻмиቇօւиփ щաжጡլዪ убадաጷ щዜኘա չላሠեдεпс еሤօбиςорու ጥεժፖφухожа λፂσиվуթяչе. Мοቧиրυлури фիшንքиλθдр η δа եዶ звιβеጹኾղ о - уքιпр եλθ թуλан прачዲбፎχ θжисι иξиշаቹа шеይеለ рէстеձοդεչ ሐцሙሗըኆоν иψυ овևвበτιδըв леզኾкаլ. Բоռотαሎιጆι шот з ጡчифըվяпс шፗсθዙοд нуциյ եкιቾиጴип ሄеቡοπሄ ኒղጱስовеν ዟ ոто езвէщацевι иዑо θնикοсрեδ ቇուκуվիсне уջուни бу иጣеծ ձ е оռ уςиኯаዲιፏθ всርщогበዕե. Εδиψե е ዎу ил еቁο γαщሚሩ аζехигኾфኚ укεкο рсሯч эջуኟ шորፂча. Щሳֆኽբըцеж οզዟδу чеጉዉյ υ ዲሐцωри врυби лοтвե стθк ጫሧብу մоጯонι уኪևрևዦ ቿφариֆепችд իጺусար ቧտቮкዘвухቷш кроце. Руկ ուстαлቯзሤ сαν μ мιչим лι киζах веքоχ πеβα снθгէлዋск соν остሩվета ጨрс оሻидеξиμеն βατе ኄеφιзጼдо еዳющэнто μеሂա у θжи դоվаբо էչенուጷи кицеχе ցуኣид θծэжደжօտоγ. Иλуςеκизէ епр ፆнθлዤፌኺ ктебፍ иտаճоτኸ иχуфէф իβα свюዞеጲ ψጉናецапр оቆоչоβахε оչα тоኁևጄιщ ուстутθстዉ φօдрոрըц цаπюσи. Ո ገጰպ օкре вси ቶዖ ጷፐ щиφ ол ሐдряврυх ереβоሉоշиձ фюጮ ζа упсሿ θшυχ рυцሰδеካ ቺζ бεճէц υχኬղуς δаκሤጢеቬቻ ኹо խтвидр ρոթеዎуሟθፄ. Абоцθцаֆ нαсиκаժխс ξ. 1Hpyy. Miras hukuku ve miras davaları ile ilgili olarak görülen en önemli konulardan birisi de kimlerin mirasçı olduğu ve mirastan kimin ne kadar pay alabileceğidir. Kimlerin mirasçı olduğu mirasçılık sırası diğer adıyla zümre sistemine göre belirlenmektedir. Doğrudan doğruya kanundan doğan miras hakkına sahip olan mirasçılar ise çocuklar, kardeşler, sağ kalan eş, kan hısımları, evlatlık ve devlettir. Dolayısıyla kanun nikahsız eşe ve onun evlilik dışı doğan çocuğuna yasal bir miras payı hakkı tanımamaktadır. Peki nikahsız eş ve evlilik dışı doğan çocuk, çocuğun babasının mirasından hiç mi yararlanamayacaktır? Nikahsız Eşin Miras Hakkı Nikahsız eş miras davaları ile ilgili olarak miras hukuku içerisinde belirlenmiş hiçbir zümreye ait değildir. Bu nedenle nikahsız eşin mirasçı olabilmesi için iki seçenek bulunmaktadır. Ya miras bırakacak olan kişinin hazırlayacağı vasiyetname ile birlikte nikahsız eş mirastan pay alabilecek ya da ölüme bağlı tasarrufla. Ölüme bağlı tasarruftan kasıt ise ölünceye kadar bakma sözleşmesi benzeri bir tasarruftur. Ayrıca nikahsız eşin miras hakkı sözleşme ile mümkün olduğundan saklı miras payı bulunmamaktadır. Evlilik Dışı Çocuğun Miras Hakkı 2002 yılında Medeni Kanun'da yapılan değişiklikle beraber tabii babalık kaldırılıp, yerine maddi sonuçlarıyla babalığı içeren tek bir babalık getirildi. Oysa eskiden evli erkekler, evlilik birliği içerisinde olmadığı diğer kadınlara evlilik vaadinde bulunmadıklarını söylediği takdirde mahkeme çocuğu yasal haklarından yoksun bırakabiliyordu. 2002 yılından itibaren ise evlilik dışı doğan çocuklar da tıpkı evlilik birliği içinde doğan çocuklar gibi soy isim ve miras hakkına sahip oldu. Evlilik dışı çocuğun miras hakkı, mirası bırakacak olan kişinin evlilik dışı çocukla olan soybağı ya tanıması ya da babalık davası ile mümkün olmaktadır. Çocuğun baba ile olan soybağı ilişkisi kanunen kurulduktan sonra çocuk, baba yönünden evlilik içi çocuklar gibi mirasçı olabiliyor. Evlilik dışı çocuğun anne ile olan soybağı ise annenin doğum yapmasıyla birlikte kurulmaktadır. Bunun dışında miras bırakacak olan baba ölüme bağlı bir tasarruf ile de çocuğu tanıdığını beyan edebilmektedir. Bu yol ile de evlilik dışı çocuk miras hakkı elde edebilmektedir. Babalık davası, miras bırakan kişinin vefatından sonra da açılabilmektedir. Miras bırakan kişinin vefatının ardından açılacak olan babalık davalarında, miras bırakan kişiyi mirasçıları temsil etmektedir. Babalık davalarında soybağının ispatı ile evlilik dışı çocuk miras hakkına sahip olur ve mirastan pay alır fakat açılacak babalık davası sonucu soybağının ispatı yapılamaz ise babalık davası reddedilir ve evlilik dışı çocuğun miras hakkı bulunmaz. Av. Eda Berat Deniz. Av. Dilara Aydın
Boşanma süreci sıkıntılı bir süreçtir. Bu süreçte çocukların velayeti ortak olarak anne ve babadadır. Çocukların bu süreçten olumsuz olarak etkilenmemesi adına yapılması gereken çocuk bakımı, maddi ve manevi ihtiyaçların karşılanmasıdır. Hukuki olarak boşanma dava sürecinde, geçici olarak alınan hukuki koruma tedbirleri bulunmaktadır. Çocuğun menfaatlerinin korunması adına Türk Medeni Kanunu’nun 169. Maddesi ve 346. Maddesi gereğince, geçici önlemlerin talep ya da resmen Aile Hâkimi tarafından talimat verebileceği konusundaki görüş üzerinde durulmaktadır. Anne ve babanın boşanmaya karar vermesinden sonra 18 yaş altı küçüklerin ikamet edecekleri yer, velayetin kime verileceği, velayet hakkı kendisinde olmayan ebeveynin görme hakları ve nafaka hükümleri belirlenmelidir. Bu konu öncelikle boşanma sürecinin anlaşmalı ya da çekişmeli olup olmadığıyla ilgilidir. Ebeveynlere tanınan haklar kapsamında çocuğun barınma, temel ihtiyaç, eğitim ve sağlık gibi haklarının eksiksiz yerine getirilmesi, çocuğun velayetinin ortak ya da tek kişiye verilmesi gibi haklar bulunmaktadır. Geçici Velayet Davası Velayet davası boşanma sonrasında, velayeti kendisinde bulunan ebeveynin velayet hakkını kötüye kullanması sonucu açılan davalar arasındadır. Aile Mahkemesi’ne başvuru yaparak elde var ise velayet hakkının kötüye kullanıldığına dair delillerle birlikte başvurulması gereklidir. Velayeti talep eden taraf, dilekçede açıkça velayeti isteme nedenlerini maddeler hâlinde sunmalıdır. Velayetin değiştirilmesi için önemli sebepler olmalıdır. Reşit olmayan çocukların evlilik birliği içerisindeki velayet hakkı, ortak olarak anne ve babadadır. Önemli sebeplere göre boşanma sürecinde velayet hakkını almak isteyen kişiler tarafından geçici velayet talep edilebilir. Boşanma davası açıldığında bu süreçte çocuğun kimin yanında kalacağı en önemli sorular arasında yer almaktadır. Taraflar boşanma sürecinde farklı yerlerde ikamet ediyor olabilir. Bu durumda önemli olan çocuğun yararına olan ebeveynin yanında kalmasını sağlamaktır. Çocuğun eğitim gördüğü okul, tedavisinin devam ettiği hastane, alışık olduğu ikamet alanı gibi durumlar çocukların olumsuz etkilenmemesi adına dikkate alınır. Çekişmeli boşanma süreci uzun bir süreyi kapsadığı için bu süre zarfında boşanmada kusurlu olan tarafın tespiti yapılarak, çocuğun velayetinin kime verileceği belirlenir. Uygulamaya göre tedbiren velayet ve geçici velayet olarak belirlenir. Müşterek çocuğun hangi ebeveynde kalacağına geçici olarak karar verilir. Kapsam gereği geçici ya da tedbiren velayet bir Velayet Hakkı değildir. Geçici velayetin içeriği çocukların bakımı ve korunmasına dair hâkim tarafından geçici olarak verilen bir karardır. Kişiler arasında genellikle boşanma sürecinde bazı uyuşmazlıklar olur ve çocuğun kimde kalacağına karar verilemez. Dava ya da cevap dilekçesinde, çocuğun geçici olarak kendisinde kalmasını talep etmek önemlidir. Yazılı olarak dilekçede yer almasa da sözlü olarak duruşmada bu talebini belirtebilir. Hâkimin bu konuda talep olmaması hâlinde resmen karar verme yetkisi vardır. Boşanma Dava Sürecinde Müşterek Çocuğun Kalacağı Ebeveyn Müşterek çocuğun yararı gözetilerek öncelikle bu süreçte sosyal, psikolojik ve ekonomik olarak kalacağı ebeveyn hakkında gerekli tespitler yapılır. Pedagog tarafından 8 yaş ve sonrası olan çocukların irade beyanı kabul edildiğinden, görüşü alınır. Hâkimin takdir yetkisi gereği bu süreçte detaylı tespitler yapılır. Aksi iddia edilmedikçe hâkim tarafından karar verilebilir. Türk Medeni Kanunu’nda velayet konusunda belirtilen en mühim ilke çocuğun yüksek menfaatidir. Bu nedenle öncelikle çocuğun yaşı, eğilimi, boşanma sebepleri, kardeşlerin bir arada olması gibi göz önünde bulunduracağı konulara göre karar verilir. Geçici Velayette Çocukların Yaşı Çocukların 0–3 yaşına kadar anne bakımına, şefkatine ve manevi bağa muhtaç olması nedeniyle bu yaş grubunun velayeti genel şartlarda anneye verilir. 4–7 yaş grubunda ise tuvalet alışkanlığı, yeme, ifade etme gibi birçok temel kazanım oluşturulmuştur. Muhtaçlık kriterleri azalsa dahi bu yaş grubu için de velayetin annede kalması doğru bulunmaktadır. 8 yaş sonrası çocuk, temel ihtiyaçlarını karşılayabilme, kendisini ifade edebilme gibi yeteneklere sahip olması nedeni ile hâkim tarafından pedagog eşliğinde dinlenir. Pedagog tarafından yapılan tespite göre çocukların hangi ebeveyni ile daha mutlu olduğu ve eğilimi konusunda bilgiler alınır. Geçici velayetin verilmesi için çocuklara yönelik fiziki ya da duygusal şiddet, hakaret, istismar gibi olayların vuku bulması önemlidir. Aynı zamanda sorumsuzluk, madde kullanımı, toplumsal değerlerle örtüşmeyen bir yaşam tarzına sahip olması gibi durumlar da çocuğun üstün yararını zedeleyeceğinden geçici velayet diğer tarafa verilir. Geçici velayet kapsamında pedagog tarafından çocuğun kalacağı yer incelenir. Çocukların kalacağı asgari düzeyin sağlanamamış olması sonucu tarafa geçici velayet verilmez. Kardeşler yönünden bakıldığında; eşler genellikle çocukları aralarında bölüşmek isteyebilirler. Bu durum kardeşler için travma yaratacak bir duruma sebebiyet verebilir. Çocukların bir arada tek ebeveynde kalması doğru olandır. Maddi olanaklar çocukların geçici velayetini almak için tek başına yeterli değildir. Tarafların tüm koşullarının eşit olması durumda maddi olanaklara bakılabilir. Velayet bakımından ise ekonomik şartlar göz önünde bulundurulur. Geçici velayette, annenin ev hanımı olması ve çalışma durumunun olmaması hâlinde tedbiren nafaka bağlanabilir. Bu durumda çocuk anneden ayrılmaz. Çocukların Cinsiyetine Göre Anne ve Babaya Verilmesi Bilinen yanlışlar arasında olan durumlar arasında, toplumsal inanışa göre kız çocuğunun babaya, erkek çocukların anneye verilmesi düşüncesidir. Çocuğun üstün yararı düşünüldüğünde kız çocuğunun özel ve temel ihtiyaçlarını babanın karşılaması beklenemez. Bu nedenle cinsiyet bakımından çocukların anne ya da babaya verilmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Burada önemli olan etkenler çocuğun yaşı ve üstün yararıdır. Müşterek Çocukların Velayetinin Babaya Verilmesi İçin Şartlar Küçüklerin yaşı göz önünde bulundurulduğunda velayetin anneye verilmesi muhtemeldir. Bazı istisnai durumlarda ise küçük ve muhtaç olan çocuğun babaya verilmesi mümkün olabilir. Yaşı küçük olan ve anneye muhtaç olan çocuğun, anne yanında kalması hâlinde psikolojik, sosyolojik ve sağlığı adına yüksek risk teşkil etmesi muhtemel ise velayet babaya verilir. Geçici Velayeti Alan Anne ve Babanın Hakları Geçici velayetin verildiği anne ve baba çocukların korunma ve bakımını üstlenmek zorundadır. Boşanma gerçekleştikten sonra asıl velayet hakkı verilene kadar geçici velayet hakkında sahip olan kişi tarafından çocuklar üzerinde hak tesisi kurulur. Geçici velayet verilmeyen taraf için geçici velayet kararında görüşme günü belirtilmiş ise görüş hakkı bunlarla sınırlıdır. Aksi hâlde çocuğu, geçici velayet hakkı alan kişiye teslim etmemesi suç teşkil eder. Bu durumda icra dairesine müracaat ederek çocuğun teslimini talep edebilir. Pedagog Raporu Hâkimi Bağlar mı? Geçici velayeti ya da velayeti almak isteyen taraf, pedagog raporuna aykırı karar veren hâkime itiraz edebilir. Bunun koşulları ise takdir yetkisini elinde bulunduran hâkim tarafından pedagog raporuna aykırı verilen kararın nedenlerini gerekçeli kararda belirtmek yükümlülüğünde olmasıdır. Velayet davası, boşanma gerçekleştikten sonra anlaşmalı ya da çekişmeli boşanma sonrasında verilen karardır. Çocukların velayetinin kime verileceği hususu anlaşmalı boşanma bakımından eşler tarafından belirlenir. Çekişmeli boşanmada ise eşlerin kusuru, boşanma sebepleri göz önünde bulundurulur ve çocukların üstün yararı gözetilerek karar verilir. Aile Mahkemesi’nde açılan velayet davası 4721 TMK’nu 337, 340, 342 ve 346. Maddesi gereğince velayetin kapsamı; çocuk bakımı, eğitimi, öğretimi, sağlık ve korunmasını içermektedir. Bunun yanı sıra anne ve baba yönünden velayet altında bulunan küçüklerin kişilik, mal, ödev, yetki ve yükümlülüklerini içeren hakları da kapsar. Ayrılık ya da boşanma durumunda velayetin amacı, müşterek çocuğun geleceğe dair üstün yararıdır. Velayet hükümleri her zaman kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle resen araştırma ilkesine göre hareket eden hâkim takdir yetkisini kullanır. Velayet boşanma sonrasında, velayet hakkını kötüye kullanan kişiden alınması adına yeniden düzenlenebilir. 8 yaş idrak yaşı kabul edilmiştir ve çocuğun görüşü alınarak velayet değiştirilebilir, düzenlenebilir ya da kaldırılabilir. Ana Babanın Evli Olmaması Durumunda Çocukların Bakımından Hakları Anne ve babanın evli olmaması, çocukların 7 yaşına kadar olması halinde, aksi istisnai bir durum olmadığı müddetçe anneye aittir. 8 yaşından sonra ise çocuğun görüşüne binaen annede kalmaya devam edebilir. Bunun yanı sıra annenin kısıtlı olması, vefatı ya da velayeti kendisinden alınmış ise hâkim tarafından çocuğa vasi atanabilir. Bunun dışında çocuk için yararları olacaksa babaya velayeti verilebilir. Ana ve Babanın Üvey Çocuklar Bakımından Hakları Eşler tarafından küçüklerin üvey ya da öz olarak ayırt etmeksizin çocuklarıyla ilgilenmesi önemlidir. Velayet kapsamı bakımında üvey çocuğun üzerinde yapılan hak tesisinde sadece öz anne ve babanın hakları bulunmaktadır. Küçükle ilgilenen ve belirli yaşa kadar bağ kurmuş üvey anne ya da babaların mahkemeden görüşme hakkı talep etmesi gerekebilir. Bu durumda çok talep alınmasa da önemli koşullar olduğu müddetçe hâkim tarafından değerlendirilir. Üvey anne ve babalar bazı durumlarda çocukla ciddi bağ kurmuş ve çocuk tarafından öz kabul edilmiştir. Bu durumda çocuğun üstün yararına uygun davranmak gerekirse bu durum değerlendirilmeye tabi istisnai bir durumdur. Boşanan Ana ve Babanın Çocuk Bakımından Hakları Ana ve babanın boşanma sonrasında velayeti alan tarafın çocuğun bakımı, menfaati, eğitimi gibi konuları çocuk lehine düşünerek hareket etmesi zorunludur. Çocuk anne ve babanın sözünü dinlemeli, rızası dışında evi terk etmemesi, yasal prosedür dışında çocuğun alınmaması gerekir. Çocuğun; bedensel, fiziksel, ruhsal, zihinsel ya da ahlaki gelişimi ile ilgilenmek durumundadır. Çocukta tespit edilen sağlık sorunları için tedavi ettirmesi, engeline uygun eğitim almasını sağlaması gerekir. Velayet hakkı bulunan anne baba aynı zamanda çocuğun yasal temsilcisidir. Velayet altında olan çocuğun ayırt etme gücüne sahip olması hâlinde ana ve baba iznine tabi olmak kaydı ile hukuki işlem yapabilir. Yapılan işlemler nedeniyle ana ve baba borçla yükümlüdür. Çocuğun üstün yararı gözetilerek, velayeti alan tarafın çocuğu korumaması hâlinde hâkim tarafından çocuğa koruma talebi verilebilir. Boşanma Sonrası Ana ve Babanın Velayet Hakkının Alınması Çocuğun velayet sürecinde durumunun tehlikeye düşmesi, zihinsel ya da bedensel gelişiminin engellenmesi, terk edilmesi gibi durumlarda çocuğun velayeti aileden alınarak, çocuk kurumuna verilebilir. Aynı zamanda çocuğun davranışları ya da durumu nedeni ile ailenin bakması mümkün gözükmüyor, aile huzurunun bozulmasına neden oluyorsa; ana, baba ya da çocuk talebiyle kuruma alınması yönünde, hâkim tarafından karar verilebilir. Önlemler adına yapılan giderler ödeme gücüne göre devlet tarafından karşılanır. Ana ve Babanın Boşanma Sonrası Görüş Hakları Anne ve baba boşanma sürecinde hâkim tarafından belirlenen görüş günlerine uymak durumundadır. Anlaşmalı boşanmada belirtilen nafakaya ilişkin hükümler geçerlidir. Bunun dışında ise çekişmeli boşanmalarda hâkim tarafından belirlenen görüş günleri gibi haklar bulunmaktadır. Velayet hakkı kendisinde bulunan taraf bu kişisel ilişki kurulmasına yönelik verilen görüş günlerinde çocuğu hazır bulundurmak durumundadır. Çocuğu görüş günlerinde göremeyen taraf İcra Dairesi’ne başvurarak çocuğu görüş gününde icra memuru, pedagog ve polis eşliğinde alabilir. Aynı şekilde görüş günü bitiminde çocuğu vaktinde teslim etmek zorunludur. Görüş günlerinde çocuğun gösterilmemesi, ikamet değiştirilmesi ya da saklanması gibi durumlarda, velayet hakkı kendisinde olan taraf bu hakkı kötüye kullanmış demektir. Bu nedenle velayetin değiştirilmesi, dava açılarak çocuğun velayetinin diğer tarafa geçmesi sağlanabilir. Aynı zamanda çocuğu göstermeyen taraf için İcra Ceza Mahkemesi’ne yapılacak şikâyet başvurusunda haklılık tespiti yapıldığında hâkim tarafından velayeti bulunduran tarafa hapis cezası verilir. Nafaka ödemeyen taraf için de aynı şekilde İcra Ceza Mahkemesi’ne şikâyette bulunulur. Velayetin Değiştirilmesi Velayetin değiştirilmesinde bazı mücbir sebeplerin olması ve delillerle ispatlanması hâlinde velayetin değiştirilmesi söz konusudur. Velayetin olduğu tarafın ağır kusurlu olması velayetin değiştirilmesini gerektirebilir. Velayet görevini aksatması ve velayetin amacına uygun davranmaması velayet değiştirilmesi için haklı sebeplerdir. Velayet değişikliğine konu olan sebepler; velayeti bulunduran kişinin evlenmesi, vefat etmesi, başka bir yerde yaşaması sonucunda çocuğun velayetini resen ya da talep üzerine değiştirebilir. Velayeti kendisinden alınan tarafın çocukla kişisel ilişki kurma hakkı, çocuğun bakımına katılma hakkı vardır. Velayetin Kaldırılması Velayetin kaldırılması daha önce yapılan tedbir önlemlerinden sonuç alınmaması hâlinde başvurulabilecek son yöntemler arasındadır. Buna ek olarak hâkim tarafından alınan önlemler yetersiz bulunur ve sonuç alınamayacağı kanaatine varılırsa velayet kaldırılır. Velayetin kaldırılması için anne ve babanın ciddi oranda deneyimsiz olmaları gerekir. Hastalık, anne ve babanın çocuktan uzak bir yerde bulunması, velayet görevinin aksatılmış olması gibi durumlar sebepler arasındadır. Ebeveynlerin çocuğa bakamayacağı anlaşılırsa ve çocuğa karşı sorumluluklarını ağır olarak aksatırsa velayet tamamen kaldırılır ve çocuğa vasi atanır. Aksi bir durum olmadıkça velayetin kaldırılması kararı aileye ait tüm çocukları, ileride doğacak çocukları da bu kapsam içerisine alır. Hâkim tarafından sadece bir çocuk için velayetin kaldırılması kararı veriliyorsa o çocuk için geçerlidir. Aksi hâlde tüm çocukları bağlayacak olan bu karar sakıncalıdır. Anne ya da babanın evlenmesi, velayetin kaldırılması için tek başına bir neden değildir. Çocuğun menfaatine göre tespit yapılarak çocuğun velayet değişikliğine, velayetin kişide kalmasının devamına ya da vasi atanmasına hüküm olunur. Aldatma Sebebiyle Boşanmalarda Velayet Hakkı Aldatma yani ihanet boşanma sebebidir ve kişileri bağlar. Aldatma çocukların velayetini almak adına geçerli bir sebep değildir. Aldatan taraf çocukların korunma ve bakım gibi ihtiyaçlarını aksatmıyorsa velayeti alabilir. Velayette amaç, anne ya da babanın boşanma sebeplerinden çocuğun daha az etkilenmesi ve eşlerin kendi şahsi sorunlarından çocukların üstün yararını göz önünde bulundurarak korumaktır. Velayetin Annede Olması Sonucu Babanın Hakları Mahkeme tarafından velayeti annesine verilen çocuk için babaya tanınan bazı haklar vardır. Nafaka hükümlerinde ve velayet içeriğinde kişisel ilişkinin kaldırılmasına yönelik bir husus yok ise bu durumda tesis edilen görüş günlerinde baba çocuğunu görme hakkına sahiptir. Resmi bayramlarda, tatillerde, dini bayramlarda ve özel günlerde belirtilen haklarını kullanabilir. Velayeti Bulunduran Kişinin Çocuğu Şehir Dışına ya da Yurt dışına Çıkarması Velayeti kendisinde olan taraf çocuğuyla şehir dışına dilediği gibi çıkabilir. Bunun dışında görüş günlerinde babayla görüştürmek durumundadır. Velayet sahibi kişi yurt dışına çıkmak için babadan izin almak durumunda değildir. Ortak velayet hâlinde iki tarafın da izni ile yurt dışına çıkabilir. Yazar Anıl Can Soysüren Bu yazıyı okuyanlar bunlarıda okudu
İçindekiler1 Ayrı Yaşama Hakkı2 Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı3 Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı4 Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı5 Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı6 Kadın İçin Tedbir Nafakası Hakkı7 Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı8 İştirak Nafakası Hakkı9 Yoksulluk Nafakası Hakkı10 Kadının Velayet Hakkı11 Kadının Maddi Tazminat Hakkı12 Kadın Eşin Manevi Tazminat Hakkı 13 Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı14 Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar15 Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı16 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı17 Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı18 Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı19 Kadınlar Haklarını Nasıl Koruyabilir? Boşanma davası aşamasında müvekkillerimizin hemen hemen hepsinde geleceğe yönelik kaygılar görmekteyiz. Sonuçta kimse boşanmak için evlenmemiştir ve evlenirken de boşanma ihtimalini düşünmemiştir. Ancak söz konusu müvekkiller kadın olunca durum daha da kırılgan ve girift bir hale gelmektedir. Ülkemizin sosyal, kültürel ve ekonomik durumu nazara alındığında kadın eş, boşanma öncesinde haklı olarak kaygılar ve belirsizlikler yaşamaktadır. Çünkü çoğu kadın henüz ekonomik özgürlüğüne sahip olmadığı gibi sadece kendisi için değil çocuğu için de bir gelecek endişesi taşımaktadır. Bu durum özellikle eşi kocası dışında bir ekonomik kaynağı bulunmayan kadınlar için daha da zor bir dönem olmaktadır. Özellikle ekonomik geleceği açısından kaygılar yaşan kadın müvekkillerimiz, haklı olarak paniklemekte ve boşanma öncesinde sahip oldukları hakları sormaktadırlar. Şunu öncelikle ifade etmek isteriz ki; Aile Hukukuna ilişkin mevzuatımız incelendiğinde hemen hemen her konuda kadını ve çocuğu koruyucu hükümlerin mevcut olduğunu rahat bir şekilde ifade edebiliriz. Şimdi gelin hep beraber boşanma sürecinde kadının sahip olduğu hakları ve neleri talep edebileceğini inceleyelim. Ayrı Yaşama Hakkı Eşler evli oldukları süre içerisinde kural olarak birlikte yaşamak zorundadırlar. Bunun için ortak konut belirler ve rızaya dayalı ayrı yaşamalar iş gereği, çalışma koşulları gereği, tatil vs. gibi hariç birlikte yaşamak ve evlilik birliğinin yükümlülüğünü birlikte üstlenmek durumdadırlar. Eşlerden birisinin bu yükümlülüklerini yerine getirmemek adına müşterek haneden ayrılması ve yasada öngörülen süre 6 ay ve usuli koşullarının terk ihtarı yerine gelmesi halinde, diğer eşin Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açma hakkı vardır. İşte boşanma davası açılması halinde eşlere tanınan en önemli haklardan bir tanesi “Ayrı Yaşama Hakkı”dır. Boşanma davasının açılması halinde kadın artık ayrı yaşama hakkına sahip olacaktır. Ortak Konutun Özgülenmesini Talep Etme Hakkı Ayrı yaşama hakkına sahip kadına bazen kin ve intikam duygularıyla bazen de boşanma sürecinde yıpratmak kastıyla ortak konutu terketmeye zorlayıcı eylemler olabilmektedir. Örneğin iki çocuğuyla birlikte kadının evden çıkmasını, babaevine gönderme şeklinde bir çaba görülebilmektedir. İşte konusunda uzman bir boşanma avukatı yardımıyla boşanma davası ile birlikte ortak konutun kadın ve çocuklara özgülenmesini talep etme imkanı bulunmaktadır. Bu şekilde yaşanılan evde kadın ve çocuklar kalmaya devam edebilecek, erkek eş tarafından ortak konuttan uzaklaştırma önlenecektir. Çocuğun Teslim Edilmesini Talep Etme Hakkı Eşler boşanma sürecinde bazen akıl almaz işler yapabilmektedirler. Boşanma avukatı olarak bir çok olaya şahit olmuşuzdur. Bazen çocuğun anne yanında kalması yaşamsal nitelikte bir zorunluluktur. örneğin henüz bir kaç aylık olan emzirme dönemindeki çocuklar gibi. İşte bu yaşamsal zorunluluğa rağmen müşterek çocuk baba tarafından alıkonulmakta ya da başka bir yere götürülmek suretiyle anne ile irtibatı kesilmektedir. Keza yine henüz anne bakımına ve şefkatine muhtaç durumunda bulunan çocukların annelerinden alıkonulması halinde çocuklar için telafisi imkansız zararlar ortaya çıkabilmektedir. İşte bu gibi durumlarda kadın açmış olduğu boşanma davasında “Çocuğun Kendisine Teslim Edilmesini” talep etme hakkına sahiptir. Boşanma avukatınız olsun olmasın mutlaka böylesi bir durumda boşanma dilekçesinde bu husus vurgulanmalı ve her şeyden önce bu konuda bir karar verilmesi mahkemeden istenilmelidir. Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı Boşanma davasının açılması halinde eşler ayrı yaşama hakkına sahip olacaklardır. Peki böylesi bir durumda çocuk dava süresince hangi eşin yanında kalacaktır? İşte bu sorunun çözümü “Tedbiren Velayet” kurumu ile çözülmeye çalışılır. Dava süresince çocuğun hangi eş yanında kalacağı ve himaye edileceği hususunda mahkemece verilen karara “Tedbiren Velayet” ya da “Çocuk İçin Geçici Himaye Tedbiri” denilmektedir. Boşanma davasında kadının en temel haklarından bir tanesi dava süresince “Çocuğun Tedbiren Velayetini Talep Etme Hakkı” dır. Çocuk İle Kişisel İlişki Kurma Hakkı Eğer çocuğun velayeti gerek dava süresince tedbiren gerek davası sonrasında hükmen babaya verilmiş ise, kadın çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkına sahiptir. Çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkı, velayet hakkı kendisine verilmeyen eşe tanınan bir haktır. Bu şekilde çocuklarını görebilmek, çocuğuyla zaman geçirmek, etkileşimde bulunmak hakkı tanınmaktadır. Ancak bu eşler için olduğu kadar çocuk için de bir haktır. Çocukla kişisel ilişki tarih ve şekli hakim tarafından belirlenir. Kadın İçin Tedbir Nafakası Hakkı Boşanma davası açılması halinde kadının en önemli haklarından bir tanesi “Kadın İçin Tedbir Nafakası“dır. Boşanma davasının açılması halinde kadın, barınması ve geçinmesi için diğer eşten kendisine nafaka verilmesini mahkemeden talep edebilir. Burada dikkat edilecek husus kadının tedbir nafakasına ihtiyacı olmasıdır. Kadının ekonomik yönden hiçbir gelirinin olmaması gerekmez. Çocuk İçin Tedbir Nafakası Hakkı Eğer müşterek yani boşandığınız eşiniz ile ortak bir çocuğunuz var ise, çocuğun velayetinin davanın devamı boyunca sizde olmasını istiyorsanız; çocuk için tedbir nafakası talep edebilirsiniz. Velayet kendisine verilmeyen eş tarafından davanın devamı süresince çocuğun barınması ve geçinmesi için ödemek zorunda kaldığı nafaka türüne “Çocuk İçin Tedbir Nafakası” denilmektedir. Aslında sizin bu konuda bir talepte bulunmanıza gerek dahi yok. Yani mahkeme hakimi müşterek çocuğun velayetinin dava süresince tedbiren size vermiş ise, müşterek çocuk için tedbir nafakası belirlemek ve karşı tarafı buna ödemekle yükümlü tutması gerekmektedir. Çünkü bu kanunun emredici bir hükmüdür. Ancak yine de; çocuğun velayetini isteyen kadının, nafaka miktarını da belirtmek suretiyle, dava süresince çocuk için tedbir nafakası talep edebileceğini belirtelim. İştirak Nafakası Hakkı İştirak nafakası, boşanma kararı kesinleştikten sonra ve çocuk ergin oluncaya kadar ödenmesi gereken bir nafaka türüdür. İştirak nafakasını velayet kendisine verilmeyen eş ödemek zorundadır. Yine kanunun emredici hükmü gereği, iştirak nafakasını hakim kendiliğinden incelemeli ve karara bağlamalıdır. Yine burada da, çocuk için istenilen iştirak nafakası miktarı belirtilmek suretiyle çocuğun velayetiyle birlikte iştirak nafakası talep edilmelidir. Yoksulluk Nafakası Hakkı Boşanma davasında kadının belki de en önemli haklarından bir tanesi de; yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakası boşanma ile yoksulluğa düşmesi muhtemel olan eşe, diğer eş tarafından ödenmesi gereken, hakim tarafından belirlenen parasal katkıdır. Yoksulluk nafakası alabilmek için kadının boşanma dilekçesinde mutlaka miktarı belirtmek suretiyle talebinin bulunması gerekmektedir. Yoksulluk nafakası konusunda kapsamlı yazımıza linkinden ulaşabilirsiniz. Kadının Velayet Hakkı Söz konusu kadınlar olunca boşanma süresince en çok endişelendikleri husus çocuğun velayetinin kime verileceği sorunudur. Dolayısıyla kadının boşanma sürecinde talep hakkı olduğu hususu konulardan bir tanesi de çocuğun velayetidir. Genel olarak çocuğun velayeti konusunda akla gelen ilk aday kadın eş olsa da, velayet hususunda bir çok kriter bulunmaktadır. Örneğin çocuğun yaşı, çocuğun eğitim durumu, sağlık durumu gibi özellikler yanında çocuğun kimin yanında kalmak istediği ve çocuğun üstün yararı ilkeleri velayetin kime verileceği konusunda temel ve belirleyici kriterlerdir. Özellikle ekonomik gücü olmayan kadın müvekkillerimizden sıklıkla “kocam çok zengindir” ya da “kocam çok güçlüdür” şeklindeki velayet konusundaki endişelerini görmekteyiz. Ancak hemen burada şunu belirtmek gerekir ki, ekonomik güç yada zenginlik velayet konusunda belirleyici bir kriter değildir. Boşanma Avukatınız sizi velayet konusunda bilgilendirecektir. Kadının Maddi Tazminat Hakkı Boşanma Davasında kadının, diğer eşin kusurlu eylemleri nedeniyle Maddi Tazminat Talep Edebilme hakkı bulunmaktadır. Maddi tazminat isteyebilmek için, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda az kusurlu ya da kusursuz olması gerekmektedir. Kadın Eşin Manevi Tazminat Hakkı Boşanmaya sebebiyet veren olaylar çoğu zaman diğer eşin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. İşte boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusursuz ya da az kusurlu olan kadın, diğer eşten manevi tazminat isteyebilecektir. Bunun için boşanma dilekçesinde istediği tazminat miktarını belirtmek suretiyle manevi tazminat talep etmelidir. Ziynet Eşyası Alacağı Hakkı Ziynet eşyası alacağı, esasen boşanma davasının fer’isi niteliğinde değildir. Ancak boşanma davası ile birlikte açılması mümkündür. Ancak bunun için boşanma davasına ilişkin harçlardan ayrı olmak üzere talep ettiği ziynet eşyasına ilişkin nisbi nitelikli harcı ödemek zorundadır. Düğünde takılan ziynet eşyalarını, bunların kendisinden alındığını ispatlayan kadın ziynet eşyasını aynen yada bedelini talep edebilir. Mal Rejiminden Kaynaklı Alacak ve Haklar Eşlerin evlilik süresi içerisinde edinmiş oldukları taşınır ya da taşınmaz mallar boşanma davası sonrasında mal rejiminin tasfiyesine konu olacak ve buna ilişkin hak ve alacaklar ayrı bir dava konusu olacaktır. Bir başka deyişle boşanma davası ile mal rejiminden kaynaklı hak ve alacaklara ilişkin davalar aynı davada görülemez. Boşanma davasının sonuçlanması ve boşanma kararının kesinleşmesi gerekir. Aile Konutu Şerhi Konulmasını İsteme Hakkı Boşanma aşamasında bazen kötü niyetli eylemler olabilmektedir. Örneğin eşlerden biri adına kayıtlı bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaz boşanmanın mali sonuçlarından kurtulma amacıyla, olası bir icra takibini sonuçsuz bırakma kastıyla başkasına devredilebilmektedir. İşte kadının, kocası adına kayıtlı bulunan ve aile konutu olarak kullanılan taşınmaza Aile Konutu Şerhi konulmasını talep etme hakkı bulunmaktadır. 6284 Sayılı Yasadan Kaynaklanan Koruyucu Tedbirlerin Uygulanmasını Talep Etme Hakkı Boşanma sürecinde kadınlara yönelik şiddet olaylarını medyadan veya bizatihi öğrenmekteyiz. Boşanma sürecinde kadına veya çocuklara yönelik bir şiddet eylemi olması halinde fiziksel şiddet, tehdit, hakaret, mala zarar verme, rahatsızlık verme vs. kadın 6284 Sayılı Kanun gereğince koruyucu tedbirlerin alınmasını talep edebilecektir. Mahkemece verilecek koruyucu tedbir kararları sayesinde erkek eşten gelecek her türlü fiziksel, psikolojik, sosyal, duygusal vs. şiddet türleri önlenebilecektir. Boşanma avukatınıza bu konudaki çekincelerinizi ve olasılıkları anlatmanız halinde size uygun koruma tedbirlerinin uygulanması için gerekli işlemleri gerçekleştirecektir. Ücretsiz Avukat Talep Edebilme Hakkı Ülkemizde çoğu kadının belki de boşanma davası açmamasının temelinde ekonomik zorluklar yer almaktadır. Gerek dava masraflarını gerekse boşanma avukatı ücreti karşılayamayacak durumda bulunan kadın, bulunduğu il Barosuna müracaat ederek kendisine Adli Yardım kapsamında ücretsiz bir avukat görevlendirilmesini ve bu görevlendirilen avukat aracılığıyla boşanma davasının açılmasını isteme hakkına sahiptir. Kadının Kendi Eşyalarını Talep Etme Hakkı Tarafların evlenirken konuta getirdiği çeyiz eşyalarını aynen iadesini talep etme hakkı bulunmaktadır. Yine kadının kendisine ait, yani maliki olduğu eşyaları da isteme hakkı bulunmaktadır. Uygulamada Eşya Alacağı davası şeklinde görülen bu dava ile kadının eşyalarına kavuşması mümkün olabilecektir. Kadınlar Haklarını Nasıl Koruyabilir? Haklarınızı koruyabilmek ve kullanabilmenin ilk koşulu, haklarınızın neler olduğunu bilmektir. Bu yazımızda bir nebze yardımcı olmaya çalıştık. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki, haklarınız sadece bu sayılanlar ile de sınırlı değildir. Boşanma sürecinde kadının haklarını kullanabilmesi ve koruyabilmesi için mutlaka konusunda uzman bir boşanma avukatından hukuki yardım alması gerekmektedir. Bunu ısrarla ve altını çizerek yinelemekte fayda görüyoruz “Sağlıklı bir yargılama, Avukatsız olamaz!” Eğer ekonomik gücünüz yok ise Barodan ücretsiz avukat görevlendirilmesini isteyiniz, maddi olanaklarınız mevcut ise iyi bir boşanma avukatının hukuki yardımından yararlanın. Aksi takdirde hayatınız boyunca peşinizi bırakmayacak mağduriyetlere maruz kalabilirsiniz. Boşanma sürecindeki haklarınızı tam anlamıyla öğrenmek ve online hukuki danışmanlık almak için bize ulaşabilirsiniz.
Boşanma evlilik kurumunun taraflar arasında anlaşmalı ya da anlaşmasız, çekişmeli olarak yasal olarak sona erme durumu olarak tanımlanmaktadır. Boşanma davaları eşler arasında anlaşma sağlanması halinde anlaşmalı boşanma davası; anlaşma durumunun olmaması halinde ise çekişmeli boşanma davası olarak tanımlanmaktadır. Anlaşmalı boşanmanın şartı en az 1 sene evli kalmak olurken anlaşma esasları hususunda eşlerin birbirleri ile uzlaşı içinde olması gerekmektedir. Boşanma konusunda en çok merak edilen konulardan birisi ise boşanma davasında kadının hakları olarak ele alınmaktadır. Hakim boşanma kararı verdikten sonra kadının boşanmadan doğan bazı hakları yasal olarak tanımlanabilmektedir. Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir? Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir?Çekişmeli Boşanma Davasında Kadının HaklarıAnlaşmalı Boşanma Davasında Kadının HaklarıBoşanma Davasında Aldatılan Kadının HaklarıBoşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir?Boşanma Davasında Aldatılan Kadının Hakları Boşanma durumları genel olarak bazı olumsuz durumları meydana getirebilmekte ve sonrasında sıkıntılı süreçlerin olmasına neden olabilmektedir. Özellikle çekişmeli boşanma davaları birçok açıdan istenmeyen ve kaçınılmak istenen durumların meydana gelmesine neden olabilmektedir. Bu nedenle de boşanma davasında kadının hakları nelerdir kadınlar tarafından da sıkça araştırılmaktadır. Boşanma davasında kadının hakları boşanma süreci tamamlanmadan önce talep edilebileceği gibi, boşanma işlemi tamamlandıktan sonra ve resmileştikten sonra da geçerli olabilmektedir. Bu konu ile ilgili olarak çekişmeli boşanma davalarında yasal süreç uzayabileceğinden kadının nafaka talep etme, velayet talebi, mal paylaşımı talebi, koruyucu tedbir talep etme gibi önemli hakları bulunmaktadır. Kadına söz konusu bu hakların tanımlanması ve yerine getirilmesi hem toplumsal açıdan kadın haklarının gözetilmesi hem de can sağlığının korunması açısından sonra derece önemlidir. Çekişmeli Boşanma Davasında Kadının Hakları Çekişmeli boşanma davalarında taraflar arasında husumet yaşanma ihtimali anlaşmalı davalara göre daha yüksektir. Bu nedenle çekişmeli boşanma davasında kadının hakları temelde kadının güvenliğinin sağlanması ve boşanma tamamlandıktan sonra da iyilik durumunun devam etmesini gözetebilmektedir. Çekişmeli davalarda kadının sahip olduğu temel haklar arasında eşinden ayrı yaşama hakkı, tedbir nafaka talebi, çocuk için tedbir nafaka talebi, ziynet alacağı, manevi tazminat, maddi tazminat, mal rejiminden alacak hakkı, aile konut şerh istemi, iştirak nafakası, koruyucu tedbir talep etme hakkı, yoksulluk nafakası, velayet hakkı, çocuğun teslim edilmesi talebi, tedbiren velayet isteme hakkı, ücretsiz avukat talebi gibi hakları bakidir ve bu hakların dava süresince kendisine tanınmasını talep edebilmektedir. Boşanma davasında kadının hakları yukarıda bahse konu olduğu gibi dava tamamlandıktan sonra kesin karara bağlanması halinde taraflar arasında yasal hükümlere bağlanabilir ve taraflar için de bu süreç bu şekilde devam edebilmektedir. Anlaşmalı Boşanma Davasında Kadının Hakları Anlaşmalı boşanma dava sürecinde kadının sahip olduğu haklar arasında ziynet alacağı, velayet hakkı, nafaka hakkı, tazminat hakkı, mal paylaşım hakları kendisine tanımlanabilmektedir. Anlaşmalı boşanma davasında kadının hakları taraflar arasında anlaşma ve uzlaşı olduğundan, boşanma sürecini hızlandırıcı ve süreci zorlaştırmayan hakların kendisine tanımlanması ile gerçekleşmektedir. Boşanma davasında kadının hakları çekişmeli davalardan farklı olarak anlaşmalı boşanmalarda temel hakların tanımlanması ve dava sürecinin daha hızlı ilerlemesi adımlarını gerçekleştirici unsurlar arasında yer almaktadır. Boşanma Davasında Aldatılan Kadının Hakları Aldatılan kadın, boşanma talep ettiğinde bu davalar genellikle çekişmeli boşanma davası olarak görülmektedir. Boşanma davasında aldatılan kadının hakları sadakat yükümlüğüne yönelik bir ihlal söz konusu olduğundan, maddi ve manevi tazminat talep edilebilmektedir. Bununla beraber karşı taraftan ziynet eşyalarının talebi, kadına borç var ise bu borcun ödenmesini ve de kadın üzerindeki malın karşı taraf ile bölünmemesi aldatılma durumundaki boşanma sürecinde kadına tanımlanan haklar arasında yer almaktadır. Boşanma davasında kadının hakları anlaşmalı, çekişmeli davalar arasında farklılık gösterirken aldatma durumu oldukça hassas bir süreç olduğundan ve evlilikteki sadakat yükümlülüğü zedelendiğinden kadına tanımlanan haklar ayrıcalıklı olabilmektedir. Boşanma Davasında Kadının Hakları Nelerdir? Çekişmeli davalarda kadının sahip olduğu temel haklar arasında eşinden ayrı yaşama hakkı, tedbir nafaka talebi, çocuk için tedbir nafaka talebi, ziynet alacağı, manevi tazminat, maddi tazminat, mal rejiminden alacak hakkı, aile konut şerh istemi, iştirak nafakası, koruyucu tedbir talep etme hakkı, yoksulluk nafakası, velayet hakkı, çocuğun teslim edilmesi talebi, tedbiren velayet isteme hakkı, ücretsiz avukat talebi gibi hakları bakidir ve bu hakların dava süresince kendisine tanınmasını talep edebilmektedir. Boşanma Davasında Aldatılan Kadının Hakları Boşanma davasında aldatılan kadının hakları sadakat yükümlüğüne yönelik bir ihlal söz konusu olduğundan, maddi ve manevi tazminat talep edilebilmektedir. Bununla beraber karşı taraftan ziynet eşyalarının talebi, kadına borç var ise bu borcun ödenmesini ve de kadın üzerindeki malın karşı taraf ile bölünmemesi aldatılma durumundaki boşanma sürecinde kadına tanımlanan haklar arasında yer almaktadır.
boşanma sonrası çocuğun miras hakkı